ىَامُقَلِّبَ
الْقُلُوبْ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى
دِىنِكَ وَطَاعَتِكَ
|
Yâ
mukallibel kulûb,
sebbit kalbî alâ
dinike ve tâatik.
|
ىَامُقَلِّبَ
الْقُلُوبْ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى
دِىنِكَ وَطَاعَتِكَ
|
Yâ
mukallibel kulûb,
sebbit kalbî alâ
dinike ve tâatik.
|
Bismillhirrahmânirrahim.
Allahumme
yâ
zel menni velâ yemünnü aleyke. Yâ zel celâli vel-ikram, Yâ
zettavli vel-in'âm. Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke yâ
zâhirerrâcimine, ve yâ cârel müstecirîn,
ve yâ emânel hâifîn,
ve yâ delilel mütehayyirîn,
ve yâ ğıyâsel müsteğîsın,
ve yâ erhamerrâhimîn.
Allahumme
in künte ketebtenî
fî ümmil kitâbi
indeke şakıyyen, femhu annî
ismeşşekaveti. Ve in künte ketebtenî fî ümmil kitâbi
indeke mahrümen mukteren aleyye rızkî
femhu annî hirmanî ve takdîre rızkî, vektübnî indeke
ğaniyyen muvaffaken lil hayri muvassian aleyye rızkî fe inneke
kulte fî ümmil kitâbi
yemhullahu mâ yeşâü ve yüsbitü ve indehu ümmül kitâb.
İlâhi,
bitecellil a'zami fî
leyletinnısfi min Şa'bânel Mükerremi, elletî
yufreku fîhâ
küllü emrin hakîmin, ve yebremu, ikşif annî minel belâi
mâ a'lemü vemâ lem a'lemü, vağfirlî,
mâ
ente bihî
a'lemü inneke entel Eazzül Ekremü.
Ve
sallallahu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve
sellim.
|
اَللَهُمَّ
اِنَّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ اَنْ اُشْرِكَ
بِكَ شَىْاً وَاَسْتَغْفِرُكَ لِمَا
لاَ اَعْلَمُ اِنَّكَ اَنْتَ عَلاَّمُ
الْغُىُوبْ
|
Allâhümme
innî
eûzü bike min
en üşrike bike şey'en ve ene a'lemü ve estağfiruke limâ
lâ a'lemü inneke ente
Allâmü'l ğuyub.
|
Fethullah Gülen 18.05.2007 |
Lâ
ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve
lehu'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr.
|
"Allah'dan
başka ilâh yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd
etmek de O'na hasdır. O, her şeye kadirdir."
|
İnsanlığın
İftihar Tablosu (aleyhi ekmelüttehâyâ) bilhassa Mekke döneminde
çok büyük musîbetlerle karşı karşıya kalmıştır; kavmi
tarafından yalanlanmış, işkencelere maruz bırakılmış, ölümle
tehdit edilmiş ve hatta kendisine komplolar kurulmuştur. Diğer
taraftan, kendisinin, ailesinin güzîde fertlerinin ve Ashâb-ı
Kirâm’ın esaretten işkenceye, hastalıktan ölüme kadar pek çok
imtihanına şahit olmuştur. Fakat, Rehber-i Ekmel Efendimiz, hiçbir
zaman kaderi tenkit manasına gelebilecek bir şikâyette bulunmamış;
belki çok incindiği anlarda Mevlâ-yı Müteâl’e halini arz
ederek O’nun rahmetine sığınmıştır.
1. | rabbe-nâ | : Rabbimiz |
2. | ve âti-nâ | : ve bize ver |
3. | mâ vaadte-nâ | : bize vaad ettiğin şeyi |
4. | alâ rusuli-ke | : senin resûllerin vasıtası ile |
5. | ve lâ tuhzi-nâ | : ve bizi rezil ve perişan etme |
6. | yevme el kıyâmeti | : kıyâmet günü |
7. | inne-ke | : muhakkak ki sen |
8. | lâ tuhlifu | : değiştirmezsin |
9. | el mîâde | : verilen söz, vaad |
1. | rabbe-nâ | : Rabbimiz |
2. | inne-ke | : muhakkak ki sen |
3. | men | : kim, kimi |
4. | tudhıli en nâre | : ateşe sokarsan |
5. | fe kad ahzeyte-hu | : artık onu hakir ve rezil etmişsindir |
6. | ve mâ li ez zâlimîne | : ve zalimler için yoktur |
7. | min ensârin | : yardım edenlerden bir yardımcı |
innâ | : muhakkak ki biz, hiç şüphesiz biz | |
lillâhi (li allâhi) | : Allah için, Allah'a ait | |
ve | : ve | |
innâ | : muhakkak ki biz | |
ileyhi | : ona | |
râciûne | : dönecek olanlar |
1. | rabbe-nâ | : Rabbimiz |
2. | âmennâ | : biz îmân ettik |
3. | bi mâ | : şeye |
4. | enzelte | : sen indirdin |
5. | ve itteba'nâ | : ve biz tâbî olduk |
6. | resûle | : resûl, elçi |
7. | fe uktubnâ | : artık, bizi yaz |
8. | mea eş şâhidîne | : şahit olanlarla birlikte, beraber |